dostum seslendi sonunda şiirlerindeki manayı anladım diye ve devam etti; yalan söyledin diyemem çünkü sen de bilmiyordun kendi hayal aleminden hakikatın ayrımını geldim ve arşın arşın inceledim bu hoyrat toprakları savaştım, yaralandım açlık ve susuzluktan delirmeye başladım ama sevgilimi hatırlayıp bu sayısız acıların her birine katlandım bir ümit bulurum diye yasaklanmış elmayı ve halen daha ümit ediyorum yaşlanmış bir vücutla ölüm döşeğimde bile o efsunlu sırları ayağa kalkmaya aciz; bu uzak topraklarda gözümü kapatınca ruhum evime dönüyor nürnberg sokaklarında maniler çağırıyor sanki açınca gözlerimi gerçekten orada olacakmışım gibi ama açınca gözlerimi tekrar buluyorum kendimi bu uğursuz kıtada ve bağırıyorum aklıma bu fikri sokan arkadaşıma ne çare diyor her huysuzluğumda üstad ne çare belki bulamamamız daha hayırlıdır el dorado'yu ve altınlarını ve devam ediyor; ben de çok uzaktayım doğduğum topraklardan ölüm yaklaşınca dönmek istiyor insan kendime insan diyemem ama bendeniz dahi acı çekerim o eski günlerimi hüzünle yad ederim ben gençken venedikli bir tüccar uzun bir yol katedip anlatmıştı bana batıdaki şehirleri türlü türlü gizemleri benim imajinatörüm de o gezgin italyan idi eğer dönemiyorsak bir çare daha yok mu yeter ki sen mutlu venedik'e çevirelim bu hoyrat araziyi