dostum seslendi
sonunda şiirlerindeki manayı
anladım diye
ve devam etti;

yalan söyledin diyemem
çünkü sen de bilmiyordun
kendi hayal aleminden
hakikatın ayrımını

geldim
ve arşın arşın inceledim
bu hoyrat toprakları
savaştım, yaralandım
açlık ve susuzluktan
delirmeye başladım

ama sevgilimi hatırlayıp
bu sayısız acıların
her birine katlandım

bir ümit
bulurum diye
yasaklanmış elmayı

ve halen daha
ümit ediyorum
yaşlanmış bir vücutla
ölüm döşeğimde bile
o efsunlu sırları

ayağa kalkmaya aciz;
bu uzak topraklarda
gözümü kapatınca
ruhum evime dönüyor
nürnberg sokaklarında
maniler çağırıyor
sanki açınca gözlerimi
gerçekten orada
olacakmışım gibi

ama açınca gözlerimi
tekrar buluyorum kendimi
bu uğursuz kıtada
ve bağırıyorum
aklıma bu fikri sokan
arkadaşıma

ne çare diyor
her huysuzluğumda
üstad ne çare
belki bulamamamız
daha hayırlıdır
el dorado'yu
ve altınlarını
ve devam ediyor;

ben de çok uzaktayım
doğduğum topraklardan
ölüm yaklaşınca
dönmek istiyor insan

kendime insan diyemem
ama bendeniz dahi
acı çekerim
o eski günlerimi
hüzünle yad ederim

ben gençken
venedikli bir tüccar
uzun bir yol katedip
anlatmıştı bana
batıdaki şehirleri
türlü türlü gizemleri
benim imajinatörüm de
o gezgin italyan idi

eğer dönemiyorsak
bir çare daha yok mu
yeter ki sen mutlu
venedik'e çevirelim
bu hoyrat araziyi