Eski dünyada yaşayan ihtiyar kaplumbağa
Birden düşüverdi vadideki yarığa
İçerisi karanlıktı ama bir şey parıldadı
Yeşil bir cevher idi uzaktaki ışıma
Topalladı yakınına daha net görmek için
Kimselerden duymamıştı böyle güzel manzara
Ama olur muydu hani bu taşları çıkarsa
Şehirdeki pazarda biraz para kazansa
Ama olur muydu ki bu pür ışığı çıkarsa
Seyreyleyen hayvanatın ruhuna alev saçsa
Ama öyle bir alev ki gören gözler bir defa
Görmez olur ağaç taş dere vadi bir daha
Korkuverdi o anda bu bizim yaşlı kabuk
Karşı konulmaz bir mülk, saklı efsun veyahut
Evet dedi bunu asla bulmamalı tabiat
Yoksa nasıl korunur doğruluk ve hakikat
Yozlaşıp da oluverir mal mülk sevdalıları
Şu an bile dost bildiğim tevazu erbabları